Değişmeyen Durum Mücadele Gerekliliğidir

Değişmeyen Durum Mücadele Gerekliliğidir

EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan:
AKP hükümetinin ve Cumhurbaşkanı’nın siyasi hedefleri ve bu hedeflere uygun dönüşüm programları açısından bakarsak, başarısız darbe girişiminin iktidara, gerici, baskıcı, sömürücü politikalarını artırarak sürdürme ve bu doğrultuda askeri, resmi bütün bürokraside değişim ve dönüşüm için büyük bir olanak sağladığını söyleyebiliriz. OHAL ilanı ve KHK uygulamalarıyla bu politikaların hayata geçirilmesi için gerekli koşullar sağlandı. Darbenin önlenmiş olması önemlidir ve olumludur. Cemaate baş düşman ilan edildi ama Cumhurbaşkanı’nın “rabbim ve milletim bini affetsin”

özrü bir suç itirafıdır. Bu özür, iktidarda bulundukları süreçte bu yapının gelişmesi ve büyümesindeki, asker, bürokrasi ve siyasette güç olmalarını sağlayan koşulların hazırlanmasındaki, ihalelerle, kamu kaynaklarının aktarımıyla adı geçen yapıya sağlanan iktisadi ve sosyal olanaklardaki siyasi sorumluluklarını yok edemez. AKP ve Cemaat ortaklığında, Ergenekon ve Balyoz davalarını, halka karşı işlenmiş suçların açığa çıkarılması ve yargılanmasına dair taleplerimizi ayrı tutarak hatırlayalım. Yine aynı şekilde KCK davalarını da hatırlamak gerek.

haziran-ulkesini-kurmaliyiz-170188-1.
Erdoğan süreci fırsata çeviriyor
Değişen durum kutsal ittifakın bozulması, rant, paylaşım ve güç olma kavgasının kızışmasıdır. AKP ve Erdoğan bir taraftan bozduğu ortaklığın yapısını her alandan tasfiye edip, siyasal gücünü yenilerken, hepimizin bildiği gibi darbeyle ve paralel yapıyla mücadele adı altında yürütülen tasfiye hareketinden KESK üyesi kamu emekçileri, muhalif sanatçılar, barış imzacıları de nasibini almaktadır. Onlarca gazeteci tutuklandı. Yüzlerce okul, şirket, gazete, televizyon tasfiye edildi. Suç işleyen kişilerle ilgili, konumuna bakılmaksızın yargı sürecinin işletilmesi, darbe girişiminin hesabının sorulması önemlidir. Maalesef 15 gündür süren her düzeydeki operasyonun hukuk ve adalete uygun işletildiğini gönül rahatlığıyla söyleyemiyoruz. İktidar partisinin, buradan siz Erdoğan olarak da anlayabilirsiniz bu süreci fırsat bilerek muhaliflere açtığı savaş şiddetlenerek sürecektir ve CHP ile yalancı bahar misali barışı ve uzlaşısının uzun ömürlü olmayacağını da öngörebiliriz. Değişmeyen durum, hükümetin politikalarından mağdur ve muzdarip olanlar ile olacakların, bu politikalara karşı barış, demokrasi ve özgürlüklerde ısrar eden tüm toplumsal kesimlerin karşılaşacağı baskılar ve bu baskılara karşı mücadele görev ve sorumluluğudur.

AKP devleti inşa ediliyor
Bir defa yeni Türkiye “sıfır kilometre devlet” olarak yapılandırılmayacak. Mevcut antidemokratik devlet yapısının üzerine inşa edilecek bir baskı ve zor aygıtından bahsediyoruz neticede. Yeni olan durum, değişen uluslararası gelişmeler, güç dengeleri, egemen sınıf olarak sermaye grupları arasındaki çelişki ve çatışmalar, bu çatışmaların siyasal güç olarak kendisini tahkim etme kavgasının sonuçlarına göre yeniden yapılanma ihtiyacıdır. 15 Temmuz darbe girişimi salt Cemaat ve Erdoğan kapışması olmadığı aşikar. 15 Temmuz’u fırsat bilen hükümet, zorunlu BES, kaynağını emekçilerin oluşturacağı “Varlık Fonu” sermayeye teşvik ve yeni vergi muafiyeti gibi yasal soygun uygulamaları hızla meclis gündemine getiriliyor. Paralel yapıyla mücadeleyi dayanak yapan hükümet kamu emekçileri başta olmak üzere iş güvencesini kaldırmak için düğmeye bastı. Kıdem tazminatlarının tasfiyesi sırada. Hazır uygun ortam bulmuşken hükümet mevcut hak ve özgürlükleri kaldırmak, olmazsa kısıtlamaktan, baskı ve yasaklardan geri durmayacaktır. Bu süreçteki HDP’ye yönelik ayrımcı ve dışlayıcı tutum, hükümetin Kürt sorununa bu dönemki yaklaşımını göstermektedir.

Temel demokratik talepler etrafında birleşik mücadele
Mücadele toplumsal kesimlerin güncel talepleri üzerinden örgütleneceğine göre bugün en temel demokrasi talepleri; OHAL’in kaldırılması, KHK uygulamasından, “sürek avı”na dönüşen ve muhalefeti susturma harekatı olarak planlanan politikalardan vazgeçilmesi olarak sıralayabiliriz. Laiklik ve inanç özgürlüğünün tesisi, işçi sınıfı ve emekçilerin örgütlenme ve toplu pazarlık hakları önündeki engellerin ve fiili uygulamaların kaldırılması, yargı bağımsızlığı, basın ifade özgürlüğü. Seçim barajlarının kaldırıldığı ve halk iradesine dayanan bir seçim sisteminin dahil edildiği diğer siyasal hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, güvenceye alınması. Kürt sorununun çözümünde acilen silahlar susturularak adım atılması ve eşit haklara dayalı çözümün sağlanması. Çatışmacı ve yayılmacı bir hat yerine barışçı bir dış politikanın izlenmesi. Bu sıralamayı artırabiliriz, esas olan bu temel demokrasi talepleri etrafında bir mücadele ama birleşik bir mücadelenin örgütlenmesi günümüzün acil görevlerindendir. Tüm devlet yapılanmasının bir bütün olarak demokratikleştirilmesi, yönetimin her kademesinde işçi sınıfının ve emekçi sınıfların söz ve karar sahibi olması esas demokratikleşmenin, halk demokrasisinin temel taleplerindendir ve biz de bunu kazanmak için mücadelede kararlıyız.

Genel Başkanımız Selma Gürkan’ın Birgün Gazetesi’nde çıkan röportajıdır.

Paylaş: